Geçenlerde iki lise öğrencisinin kendi aralarındaki bir konuşmaya kulak misafiri oldum.
Biri diğerine “Özgürlüğümün ilk günü, mezun olduğum gündür.” diyordu.
Diğeri ise “Aynen, benim içinde öyle.” diye yanıt verdi.
Sonra kendi kendime şunları düşündüm.
Bir eğitim sistemi gençler üzerinde böyle bir etki yaratıyorsa, bu sistemin “eğitmekle” ilgili olduğu söylenebilir ama yaşamla, yaşamakla ilgisi olduğu savunulabilir mi?
Birçoğumuz kendimizi özgür olarak sandığımız halde, hiçte öyle değiliz.
Başkalarının istençlerine bağlı olmakla ahlakça bir darlık içinde bırakılmışız.
Mükâfat ve ceza düşüncesine, alınyazısının ve başka insanların lütuflarına, alışkanlıklarına, geleneklere, toplumun ya da bağlı olduğu çevrenin ön yargılarına bağlıyız.
Çoğu zaman çevrelerimizin değerlemeleri bize, bizim değerlemelerimiz gibi görünür.
Başka kişilere kör bir bağlanma ile kendi kişiliğimizin özgür olduğuna aldanışlarımızdır.
Felsefede Özgürlük: İnsanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine, kendi düşüncesine göre karar vermesi durumu.
TDK’ye göre
- Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu.
- Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu.
1982 Anayasasında “Temel Hak ve Özgürlükler” başlığının genişliği dikkate alındığında, önemli birçok noktayı göz ardı edebilme ihtimalini ve telaşını taşımamak mümkün değildir.
Bence en azından farklı yaşam biçimleri, farklı değerleri bir arada tutmak, bu bağlamda toplumsal barışı bireysel hoşgörüyle birlikte teşvik etmek, mümkün olduğunca fazla bireysel özgürlük ve toplumsal çeşitlilik eksik bırakılmış.
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, oldukça kapsamlı bir haktır. Bu “hak,” kapsamlı olmasının yanında, doktrinlerde “Sözleşme sisteminde kaleme alınan haklar içinde en karmaşık ve anlaşılması güç şekilde formüle edilmiş hak” olarak da ifade edilmektedir.
Bu denli kapsamlı ve karmaşık nitelikteki bir hakkı, bir “kanun veya kararnameler” ile açıklamak çok kolay değildir.
Faydalı olan şey aynı zamanda mutluluk verir. Mutluluk ise insanın özgürlüğüdür.
Faydalı olanın insanı mutlu kılacağı konusu çok az tartışma konusudur.
Makul aklın sınırları içinde, bu tür bir teze pek az kişi itiraz edecektir.
Ben bugüne kadar özgürlüğü tanıyamadım, öğrenemedim,
Ya siz?
Yazımı John Stuart Mill’in özgürlük tanımı ve bir sözü ile bitireyim
“Özgürlük adını hak eden tek özgürlük biçimi, diğer insanları kendi doğrularından yoksun bırakmadan ya da onları gerçekleştirmeye çalışmalarını engellemeden, kendi doğrumuzu kendi bildiğimiz yoldan gerçekleştirmektir.”
“İnsanlar doğuştan özgür olmalı ve o şekilde yetişmeli, yetiştirilmelidir ki toplum yaşamı içinde bireysel özgürlüğün gerçek niteliği ve içeriği araştırılabilsin ve belirlenebilsin. Aksi takdirde, özgürlüğün hiçbir tarzından söz etmenin bir anlamı kalmayacaktır.”
m.nesim.sevinc@gmail.com