Yeri gelmişken anlatalım M. Şevket Eygi’yi de…
Soğuk Savaş’ın sayılı şeflerindendi yazar M. Şevket Eygi!
Abdülhamit’ten sonra her şeyin alt-üst olduğuna inanıyor; Suudi Arabistan’dan Mısır’a, Amerika’dan Almanya’ya, dünün İttihatçıları-Kuvay-ı Millicileri-günün komünistlerine hınçla, hışımla, kinle saldırıyordu!
Yıl 1969, Şubat’ın 16’sı.
ABD’nin zırhlı 6. Filosu, İstanbul limanında demirliydi. Bugün gazetesindeki yazısında M. Şevket Eygi cihat çağrısı yapıyordu: “Cihada Hazır Olunuz!
Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekûn savaş kaçınılmaz hale gelmiştir... Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim... Etliye, sütlüye karışmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak!.. Onlarda taş, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz... Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır.”
Ve Taksim meydanında ilk kan dökülüyor; Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç öldürülüyor, Dolmabahçe ve yakındaki diğer camilerde okunan samimi Müslüman salalarda; taş-sopa-zincir ve bıçak yarası döküntülerin iniltileri kayboluyordu!
Şimdilik maktullerinin “Kanlı Pazar ”, faillerinin “Şanlı Pazar” olarak adlandırdıkları günü gayr-ı ciddi soruşturmalara bırakalım
Ve M. Şevket Eygi’nin Karadeniz Ereğli’deki hanesine dönelim…
Elleri-gözleri kanlı bebek Mehmet Şevket
Yıl 1935
Yer Ereğli.
Kömür işletmesinde bekçi Sait efendi ve Seher hanımın hanesi..
Hava kasvetli!
Şiddetli yağmur fakirhanedeki telaşı daha da artırıyor, bir elinde Mushaf olan komşu kadın, doğumu geciken, acı-korku ve her şeye rağmen sabırla ıstırap içinde kıvranan Seher hanıma duacı oluyordu!
Nihayet akşam ezanı okunmadan doğuyordu bebek…
Ebe kadın, bebeğin göbek bağını kesiyor, başka bir kadın da yüzünü gözünü temizlemeye çalışıyordu. “Bugün ’ün Dervişi- Mehmet Şevket Eygi Kimdir- Belgelerle” adlı kitabının 10’uncu sayfasında M. Şahap Tan sonrasını şöyle anlatıyor: “Çocuğun göbeğini ebe keserken, bir hanım da yavrunun yumruk yapılmış ellerin ellerini açarak yıkamaya uğraşıyordu.”
M. Şahap Tan, kadının aniden irkilip-ürktüğünü yazdıktan sonra yaşananları aynı yerde şöyle anlatıyor:
“Hayretle bebeğin avuçları içindeki kanları görünce, içinden, ‘Dünyaya böyle geç gelişinde bir hikmet varmış, avuçları da gözleri de kanlı, inşallah insanlara anasına verdiği acıyı vermez!”
Dua mı beddua mı yoksa çarıklı erkân sezgisi mi bilinmiyor!
Ya da komşu kadının mı yoksa M. Şahap Tan’a mı ait “Kan” rivayeti!...
Anlatılanlar bunlar Şevket Eygi’nin doğumuna ilişkin…
Meraklısına not:
M. Şahap Tan
Bugün’ün Dervişi Mehmet Şevket Eygi Kimdir-Belgelerle S.10