İHD: Ölümden adil yargılama hakkını gasp edenler sorumludur

Adil yargılanma talebi ile başladığı ölüm orucunun 297. gününde bulunduğu İzmir Şakran 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde hayatını kaybeden Mustafa Koçak’la ilgili yazılı açıklama yapan İHD İstanbul Şubesi, “Yaşamını kaybetmesinden adil yargılanma hakkını gasp edenler kadar, sorumluluklarını hiçe sayarak bu haklı talebe kulaklarını kapatan yetkililer de sorumludur” dedi. İHD İstanbul Şubesi’nin açıklaması özetle şöyle: “Mustafa Koçak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulduğu sürede işkenceye uğramış, bu işkencenin tarafımıza duyurulması üzerine kendisini ziyaretimizde bu işkenceyi anlatmış ve gözaltında bulunuşunun 10. gününde 3 Ekim 2017 günü Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile birlikte Derneğimizde gerçekleştirdiğimiz basın toplantısında işkence kamuoyu önünde teşhir edilmişti. İşkencenin yanı sıra, tanımadığı kişilere suç atmasının istendiğini ve işbirliği yapmaz ise ömrünü hapiste geçireceği ağır bir suçla itham edilmekle tehdit edildiğini de anlattığı o görüşmeyi takiben yapılan basın toplantısından hemen sonra savcılığa sevk edilmiş ve denildiği gibi ağır bir suçla itham edilmiş, gizli tanık ifadesine dayanılarak tek celselik yargılamasında, savunma hakkı dahi verilmeksizin ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılmıştı. Baştan bu yana kendisine yapılan bu büyük haksızlığa karşı çıkan Mustafa Koçak’ın, temel bir hak olan adil yargılanma talebine yapılan bu ağır saldırının durdurulması için tüm girişimleri sonuçsuz kalınca başvurduğu açlık grevine de duyarsız kalınınca, başlattığı ölüm orucu da bu büyük haksızlığı sonlandırmaya yetmedi. Mustafa Koçak’ın yaşamını kaybetmesinin üzüntüsünü yaşarken, ülkeyi yönetenlere bu ölümün sorumlusu olduklarını ve yaşam hakkının korunması da dâhil insan haklarına uymakla sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz. Mustafa’nın adil yargılanma ve yaşam hakkını ihlal edenler hakkında soruşturma açılarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Ancak öncelikle; İbrahim Gökçek, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın da yaşamına mal olmadan bu yaklaşıma derhal son verilmesi, talepleri kabul edilerek yaşam haklarının korunması çağrısında bulunuyoruz.”