Siyasetçilerimiz halkı iyi davranışlara özendirmek ve böylece yanlış davranışlarla mücadeleye teşvik etmek istiyor.
Bakanlıkların yeni kısıtlamalar uygulanabileceği yönündeki açıklaması vatandaşa bir çağrı olarak da yorumlanabilir.
Bu çağrının temel mesajı, halkının kendi başına ve özgür iradesiyle daha az sokağa çıkmaya karar vermesi gerektiği. Ancak aksi halde belki de kısıtlamalara gidilmesi gerekecek.
Medyadan talebim.
Çin’in uyguladığı kontrol sisteminin, Covid-19’u durdurmakta çok daha verimli olduğunu tekrarlamaktan vazgeçin artık.
Çin’deki rejim önce kamusal alanlarda içki içmeyi,
Caddede yanlış yerde karşıdan karşıya geçmeyi ve Kuran okumayı yasaklarken,
Otalitarizmin etkinliği yurttaşın korunmasından ziyade rejimin ayakta kalmasını önceliyor.
Korona krizi, Çin örneğinden esinlenen bütün hükümet başkanları için otoriter yönetim ve baskı kurmak için bir bahaneye dönüştü. Hollanda Korona krizinde, Çin’in antitezi gibi davranıyor. Katı iş ahlakı ve yüksek verimliliğe sahip bu minik ülke, bu krizle otoriter önlemler alınmaksızın da mücadele edilebileceğini dünyanın geri kalanına gösterebilirse, bunun içinde bulunduğumuz dönemde bir sakıncası olmayacaktır.
Tek sesimiz olan medyada
Haberlerin çoğu Korona virüsle ilgili olduğundan dünyada bunun dışında ne olup bittiğinden haberimiz yok. Bunun suçlusu bizim medyamız değil. AB’nin ve dünyanın durumu da farklı değil.
Hepsi haberleri aynı ajanslardan alıyor. Demokrasi kısıtlanıyor, halk yoksullaşıyor ve sert bir neoliberalizm devreye alınıyor.
Bu yüzden şu anda sakin kalabilmek.
Akılcı düşünebilmek
ve sosyal medyadaki her habere inanmamak çok önemli.
Medya bugün her zamankinden daha önemli.
Herkesin sadece küresel salgını düşündüğü bu günlerde medyanın iktidardakileri denetleme görevi çok daha önemli.
e-mail:m.nesim.sevinc@gmail.com